Her şey sahte: AB, BM, NATO ve müttefiklerimiz…
 Kameralara gülümseyen adamların kadrajın dışında kalan elleri kan içinde ve bir ayakları daima Ortadoğu’da.
Çok uluslu katliam şebekelerinin, terör örgütlerinin ve katil devletlerin hedefindeki ülke: Türkiye.2013 yılından beriburadaGezi Parkı olayları  ile başlayan, bir ağacı korumak adına orman yakmaktan çekinmeyen çevreci   kılığına bürünmüş vatansızların başrolünü oynadığı Amerikan yapımı, bir film sahnelenmekte.
    Her filminde, dünyanınher yerine özellikle de bizim coğrafyamızın  yakın yerlerine ‘’barış ve adalet’’ götüren(!)  ABD ordusunu alkışlamaya alışmış elleriyle oldukça hümanist, oldukça çevreci, oldukça barışçı,oldukça entelektüel bu beyaz tenli adamlar, “bu defa  tamam” derken kararlı bir iradeyle, dik duran bir iradeyle karşılaşacaklarını hesap edememişlerdi.
    Oyun büyüktü, istediklerini gerçekleştiremeyince daha saldırganlaşarak artık kuklaların iplerini gizleme ihtiyacı hissetmeden, yüzlerinde maske olmadan saldırmaya başladılar.
     Hendekler kazılmaya, IŞİD karanlık yüzünü Türkiye de göstermeye,Kobani diyerek şehirler yakılmaya,  Ankara ve İstanbul’da bombalar patlatılmaya başlandı. Ama olmadı başaramadılar çünkü biz ‘’Vatan Sağ olsun,Milletimiz Varol’sun’’ diyerek birbirimize daha fazla kenetlendik.
   Derken en büyük ihanet devreye girdi. 15 Temmuz da FETÖ dünyanın en  sahte tanrısının, Amerika’nın sadık kulu olduğunu göstererek, ellerine tutuşturulmuş  paslı hançeri Türkiye’nin, sırtına saplamaya çalıştı.
    Milyonlar o gece ‘’Biz kısık sesleriz, minareleri sen ezansız bırakma Allah’ım’’ diyerek sokaklara aktı. Ve sabah olduğunda  ‘’İnsan büyür beşikte/Mezarda yatmak için/ve…./Kahramanlar can verir/Yurdu yaşatmak için”dizelerinin hayat bulduğuna 250 şehidimizle ve  2193 gazimizle birlikte şahitlik ettik.
    Yine başaramamışlardı. Yine bu millete diz çöktürememişlerdi. Yine bizi bölememişlerdi.Yine Devletimizi yıkamamışlardı.
    Ama durmadılar, güneyimizdeki terör örgütlerine binlerce Tır silah gönderildi. Sözde müttefiklerimiz etrafımızdaki askeri varlıklarını arttırdılar, üsleraçtılar, her şey bize,ülkemize, devletimize Türkiye’ye boyun eğdirmek içindi.
   Tüm bu süreçler boyunca tek bir adam dimdik durdu, tek başına durdu, milletiyle beraber durdu. Onun en büyük gücü tüm sahtelerin arasında sahici durabilmesiydi.
Gezide “niye böyle sert”demişlerdi, haklı çıktı,
Kobani’de ”keşke öyle konuşmasaydı” demişlerdi, haklı çıktı,
15 Temmuz öncesinde”Haşhaşiler” demişti,haklıçıktı,
Kuzey Irak Referandumunda  ‘’Bir gece ansızın gelebiliriz’ ’demişti, işte şimdi İdlipte’yiz yine haklı çıktı.Amerikayla vize krizinde dik durdu ve mütekabiliyet esasına göre Amerikalılara Türkiye’ye kapılarını kapadı.
Çünkü sahiciydi ve sırtını milletine dayamıştı.
Çünkü o dünyanın bütün müstekbirlerinin  gözlerinin içine bakarak ‘’Dünya Beşten Büyüktür!’’ diyen tek liderdi.
    Onları kudurtan bu iradeydi, buliderlikti. Biz biliyoruz ki; “Amerika” sadece bir coğrafyanın adı değildir,Amerika bir zihniyetin adıdır. Bu köşe yazısında adı hiç geçmese de herkes O’nun kim olduğunu biliyor ve Biz dünyanın bütün Amerikalarına karşı O’nun yanında durmaya devam edeceğiz.